Ceza İnfaz Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanununda değişiklikler yapan 6411 sayılı yasa Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Yeni yasa uzun süredir kamuoyunda tartışılan Kürtçe savunma önündeki engeli kaldırdı. Mecliste yasayla ilgili yapılan görüşmeler siyasetçilerin kürt meselesindeki ideolojik paradigmasını öğrenmemizi sağladı.
BDP dışındaki muhalefet partileri Kürtçe savunma hakkının verilmesine karşı büyük direnç gösterdiler. Hatta CHP li bir milletvekili meseleyi o kadar ileri götürdü ki Kürtlerle Türklerin eşit ulus olmadıklarını dahi söyledi. Bütün bu karşı çıkışlara rağmen yasa AK Parti ve BDP nin oylarıyla kabul edildi.
Kürtçe savunma konusunda yapılan düzenleme Ak Partinin İmralı görüşmelerine büyük katkı sağlayacaktır. Kürtçe savunma hakkının tanınması KCK örgütünün elindeki “Anadilde savunma yapamıyoruz bu nedenle hak ihlali yaşanmaktadır“ argümanını açığa düşürdü. Bundan sonra Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne ana dilde savunma hakkı ihlal ediliyor yönündeki şikayetlerin yolu kapanmış oldu.
Kürtçe Savunma Serbest
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 202.maddesine eklenen fıkrayla, sanık Türkçe dışındaki başka bir dilde de savunma yapabilecektir. Yeni düzenleme “ kişi işlediği suça ilişkin savcı tarafından yüzüne okunan iddianame ile esas hakkındaki mütaalaya karşı sözlü savunmasını kendisini en iyi şekilde ifade edebileceği dili kullanarak yapabilir” getirmiştir.
Bu düzenleme ile kişilerin en temel haklarından biri olan savunma hakkı önündeki engel aşılmış oldu. Türkçe bilen ancak kendini ifade etmekte yetersiz kalanlar için başka dilde savunma yapabilmesinin düzenlemeye konulması aslında Kürtçe savunmanın yapılmasının başka şekilde anlatılmasıdır.Bu düzenlemede temel amaç Kürtçe savunmanın serbest bırakılmasıdır.Maalesef hala Kürtçe konusunda bir değişiklik yapılırken Kürtçe nin metinlere girmemesi için itinalı davranılmaya çalışılıyor. Burda da Kürtleri tam benimseyememiş anlayışın izdüşümlerini görüyoruz.
Düzenlemede eleştirilebilecek ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan kısım ise; savunma için atanacak tercüman ücretinin sanık tarafından ödenmesi koşuludur.
Parası olmayana tercüman atanmayacak. Başka bir deyişle parası olmayan kendisini savunamayacaktır. Savunma hakkı, bu yönüyle kısıtlanmış olduğu için bu durum yasanın getirdiği yeniliği gölgelemektedir.
Mahkuma Eşle Yalnız Kalma Ödülü
Ceza İnfaz Yasasının 51.maddesinde yapılan değişiklikle mahkuma ödül sistemi getirildi.Buna göre, evli hükümlüler, en geç 3 ayda bir kez olmak üzere 3 saatten 24 saate kadar, cezaevinde özel bir bölümde eşleriyle yalnız kalabilecekler.
Çocuk hükümlüler, yılda 2 ayda bir olmak üzere 3 saatten 24 saate kadar aileleriyle yalnız vakit geçirebilecekler. Gerek hükümlüler ve gerekse hükümlülerle birlikte bir nevi ceza çeken aileler için, hükümlülerle yalnız geçirebilecekleri zaman hakkının tanınması ödül olarak değerlendirilmelidir.
İnfaz Yasası değişikliğiyle ziyaret saatleri 2 saate çıkarılacak ve kapalı ziyaret yerine açık ziyaret yapılabilecek. Haftalık kullanılmayan ziyaretler toplu olarak kullandırılabilecek.
Hükümlünün, 51.maddede düzenlenen ve ödül olarak nitelendirilen haklardan yararlanabilmesi, cezaevinde göstermiş olduğu davranışlarına bağlı kılınmıştır. Cezaevi yönetimi, hükümlünün cezaevindeki tutumlarını değerlendirecek ve ödül olarak adlandırılan haklardan yararlandıracaktır.
Şartla Salıverilme Koşulları
Yeni yasada şartla salıverilme koşulları ve açık cezaevine çıkmış hükümlülerin toplumla entegrasyonunun daha iyi sağlanması yönünde de iyileştirmeler yapıldı. İnfaz Yasasının 16.maddesinde yapılan değişiklikle “ağır hastalık veya sakatlık nedeniyle cezaevinin koşullarında hayatını yalnız devam ettiremeyen mahkumun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılabilecek.” Değişiklikten önce sadece ölümcül hastalığa yakalanmış mahkumların cezası erteleniyordu.
Yeni düzenleme iç acıtan yatalak mahkum görüntülerini ortadan kaldırıyor. Ağır hastalar için getirilen bu düzenlemeden sadece hükümlülerin yararlanıyor olması bir eksikliktir. Tutuklularında yararlandırılması gerekirdi. Tutuklu hala yargılaması devam eden yargılama sonunda ceza almama ihtimali de olan kişi olduğuna göre ceza almış kişinin yararlandığı haklardan yararlandırılmaması masumiyet karinesine açıkça ters düşmektedir.
İnfaz Yasasının 17. Maddesi de değiştirildi. İnfazın ertelenmesi için ceza süreleri yeniden düzenlendi.
Buna göre; kasten işlenen suçlarda 3 yıl, taksirle işlenen suçlarda üst sınır 5 yıl olarak belirlendi. Bu sürelere kadar hapis cezası alanlar infaz savcılığına müracaat ederek cezanın infazını geçici sürelerle ertelenmesini isteyebilirler. Yalnız bu haktan terör suçları ile cinsel saldırı suçlarından mahkum olanlar yararlanamayacaktır.
İnfaz yasasının 19. maddesiyle getirilin yenilik ise; kasten işlenen suçlarda 3 yıl, taksirle işlenen suçlarda 5 yıla kadar olan hapis cezalarında doğrudan yakalama çıkarılamayacak savcılıkça hükümlüye önce çağrı kağıdı gönderilecek, çağrı kağıdı hükümlüye tebliğ edildikten sonra hükümlünün infazını erteleme talebinde bulunma hakkı başlayacaktır.
6411 sayılı kanunun yapılan en önemli yeniliklerden biride İnfaz Yasasının 105.maddesinde yapılan değişikliktir. Getirilen bu değişiklikle on binlerce hükümlü cezaevine girmekten kurtuldu.
Üçüncü Yargı paketi ile 1 yıl erken şartlı salıverilmeden yararlanmak için açık cezaevine ayrılmış olma ve bu ayrılma üzerinden 6 ay geçmiş olması koşulu getirilmişti. Yeni düzenlemeyle 6 aylık süre şartı 31.12.2015 tarihine kadar uygulanmayacaktır. Bu durumda şartla salıverilmelerine 1 yıl ve daha az süre kalan iyi halli hükümlüler serbest kalacak.
Çocuklar yönünden öngörülen toplam cezanın beşte birini tamamlama şartı da 31.12.2015 tarihine kadar ertelenmiştir. Bu durumda çocuklar için de salıverilmeler başlayacak.
Ceza İnfaz Kanunu’ndaki erken şartla salıverilme için 6 ay açık cezaevinde kalma şartını kaldırmış olması 1,5 yıla kadar (onsekizay) hapis cezası olan hükümlülerin cezaevine girmeden denetimli serbestlik yoluyla cezaların infaz edilmesi yolunu açtı. 2015 yılına kadar 18 aya kadar hapis cezası alanlar cezaevine girmeden denetimli serbestlikten faydalanacaklar.
Cezaevlerindeki yoğunluk bu şartla salıverilme koşullarının yeniden düzenlenmesiyle kısmen de olsa hafifleyecektir. Belki ilk etapta sorunu tam olarak çözmemiş olabilir ama sorunun çözümüne çok önemli katkı sağladığı yadsınamaz.