2019 yılının son aylarında Çin’in Wuhan kentinde başlayıp 2020 yılının ilk aylarından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan ve küresel bir salgın haline gelen Corona Virüs (Covid-19) salgını, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkili olmaktadır. Salgın sebebiyle oteller, tiyatrolar, restoranlar, marketler, alışveriş merkezleri kapanmış okullar ve üniversiteler eğitime ara vermiştir. Covid-19 salgını nedeniyle getirilen tedbirler ışığında eğitim-öğretime ara verilmesi ve uzaktan eğitime geçilmesi sonrasında özel okullara çocuklarını gönderen velilerin okul taksitlerini ödemeye devam edip etmeyecekleri ya da ödedikleri ücretlerin ilgili kısımlarının iade olarak alıp alamayacakları merak edilen hususlardan biri olmuştur. Bu yazımızda,
- Özel Okul ve Vakıf Üniversiteleri ile Akdedilen Sözleşmenin Özellikleri ve Uygulanacak Hükümler
- Alınan Önlemlerin Sözleşmelere Etkisi
Değerlendirilmiştir. Edimlerin yerine getirilmemesi halinde uygulanacak hükümlerin ve önlemlerin daha net anlaşılabilmesi için sözleşmelerinin niteliklerinin incelenmesi gerekmektedir.
ÖZEL OKUL SÖZLEŞMELERİ İLE VAKIF ÜNİVERSİTELERİ SÖZLEŞMELERİNİN NİTELİĞİ
Özel okul ve vakıf üniversiteleri ile akdedilen sözleşmelerin idare ve özel hukuk yönü bulunmaktadır. Söz konusu sözleşmeler sınav, notlar, disiplin bakımından idare hukuku hükümlerine tabii olup hizmet, ücret gibi hususlar bakımından ise özel hukuk hükümlerine tabidir. Aynı zamanda okul/ üniversite ( eğitim kurumu) ile veli/öğrenci arasında yapılan söz konusu sözleşmelerinin bir tüketici işlemi olduğu ve sözleşme mahiyetlerinin de aynı olduğunun kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla yazımızda değindiğimiz tüm hususlar hem özel okul hem vakıf üniversiteleri bakımından uygulanabilecektir.
ÜLKEMİZDE YAŞANAN SALGIN MÜCBİR DURUM TEŞKİL EDİYOR MU?
Mücbir sebebin varlığı için aranan unsurlar “öngörülememe”, “karşı konulamama”, “borçlu dışında gerçekleşme” ve “ifayı imkânsız hale getirme” olarak nitelendirilebilmektedir ve Corona (Covid-19) gibi salgın hastalıkların mücbir sebep olarak sözleşmelere uygulanması yukarıda sayılan bu dört şartın birlikte gerçekleşmesi ile mümkün olabilecektir. Tüm bunların yanı sıra “ Borçlar Kanunumuzun 136 ve 137. Maddelerinde düzenlenen tam ifa imkânsızlığı, kısmi ifa imkânsızlığı ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 13. Maddesinde düzenlenen “ayıplı hizmet” hususları üzerinde durulması da gerekmektedir.
UYGULANACAK HÜKÜMLER – YASAL DÜZENLEME
- İfa imkansızlığı (TBK m. 136)
- Ayıplı hizmet (TKHK m. 13-16)
İFA İMKÂNSIZLIĞI
Hukuki İmkansızlık
Sözleşmeden doğan bir borcun ifasının
, sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan bir hukukî engel nedeniyle mümkün olmamasını ifade eder.
Bir borcun ifası, mümkün olduğu halde, bir hukuk kuralı veya hukuken yetkili kılınmış bir makamın kararı o borcun ifasını engeller. Bu hallerde hukukî imkânsızlıktan söz edilir.
Buradaki imkansızlık geçici niteliktedir. İmkansızlık sürekli bir sebepten ileri gelmemektedir. Tedbirlerin ortadan kalkması imkânsızlığı da ortadan kaldıracaktır. İfa imkansızlığı Türk Borçlar Kanunun 136,137 ve 138. Maddelerinde düzenlenmiştir.
Genel Olarak İfa İmkânsızlığı
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi” başlıklı üçüncü bölümünde asıl alacağa bağlı hak ve borçların sona erme hâlleri düzenlenmiş, “İfa imkânsızlığı” kavramı ayrıca hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanunun 136.maddesinde;
“Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder.” düzenlemesine yer verilmiş olup sözleşme kapsamında yükümlülüklerin yerine getirilmesinin borçlunun sorumlu olmayacağı sebeplerle imkânsızlaşması durumunda borçlunun o yükümlülükleri yerine getirmekten kurtulabileceği hüküm altına alınmıştır.
Kısmi İfa İmkânsızlığı
Türk Borçlar Kanunu’nun 137.maddesinde borcun ifasının kısmen imkânsız hale gelmesi durumu;
“Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir.” Şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile de borcun ifasının borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşması durumunda, borcun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulabileceği hüküm altına alınmıştır.
Ayıplı hizmet
Ayıplı hizmet ve tüketici hakları, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 13. maddesinde ifade olunmuştur. Buna göre, ayıplı hizmet;
“Sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.”
Böylece hizmetin sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde ifa edilmemesi ya da objektif olarak taşıması gereken nitelikleri taşımaması durumunda ayıplı hizmet söz konusu olacaktır.
Ayıptan Sorumluluğun Niteliği:
- Kanundan doğar.
- Nispi emredici niteliktedir. Kısmen veya tamamen tüketici aleyhine olacak şekilde sözleşmeyle kaldırılamaz.
- Kusura dayanmaz. Hizmetin ayıplı ifasında sağlayıcının kusurunun olmaması, sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
MEVCUT DURUM İTİBARİYLE ALINAN ÖNLEMLERE SÖZLEŞMELERE ETKİSİ
Özel okullar ve vakıf üniversiteleri ile akdedilen sözleşmeler karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme niteliğindedirler. Eğitim kurumları sözleşmeler ile mevzuat çerçevesinde taahhüt ettiği ders ve ders dışı sosyal, kültürel ya da sportif aktiviteleri gerçekleştirmek yükümlülüğünü üstlenmekte buna karşın veli ise; kararlaştırılan ücreti yine kararlaştırıldığı vade ve biçimde ödeme yükümlülüğü altına girmektedir. Bu doğrultuda güncel durum içerisinde yükümlülüklerini yerine getiremeyen eğitim kurumları açısından bazı soruları cevaplandırma gereği hâsıl olmuştur.
Özel Anaokullarına Ödenmiş Olan Ücret Bedelinin İadesi Talep Edilebilecekken Özel İlkokul, Ortaokul, Lise Ve Vakıf Üniversitelerinde İse Eğitim Kurumunun Sağladığı Teknolojik Hizmete Göre Bu Husus Değerlendirilebilecektir. Şöyle ki;
Türk Borçlar Kanunu’nun 97. maddesinde Karşılıklı Borç Yükleyen Sözleşmelerde İfada Sıra hususu düzenlenmiştir. Kural olarak;
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Bu kapsamda özel okulların ve üniversitelerin sözleşmeden kaynaklanan eğitim faaliyetini taahhüt ettiği unsurlarıyla birlikte tam olarak yerine getirmesi gerekmektedir. Ancak alınan tedbirler doğrultusunda okullar edimlerini yerine getirememektedir.
- Anaokulları bakımından incelemek gerekirse; anaokullarının amacı çocukların eğitilmesiyle birlikte sosyal hayatla tanıştırılmaları, çocukların sözel faaliyetlerine önem vermek ve onlara hareket imkânı hazırlamaktır. Anaokullarında verilen eğitimin mahiyeti ve eğitim gören çocukların yaş aralığı dikkate alındığında uzaktan eğitimin imkânının olmadığı söylenebilecektir. Diğer bir ifadeyle bu duruma dayalı olarak karşı taraftan ifa talep edilmesi hukuken mümkün değildir. Bu durumda TBK 136. Maddede düzenlenen tam ifa imkânsızlığı ortaya çıkacak ve anaokuluna ödenen ücretin iadesi talep edilebilecektir. Örneğin kreş hizmeti alan tüketicinin, bu hizmet nedeniyle mart ayı ücretini ödememesi, ayrıca ek olarak servis, yemek gibi ücretler ödüyorsa bu ücretleri de ödemekten cayabileceği söylenebilecektir.
- İlkokul, Ortaokul, Liseler ve Vakıf Üniversiteleri bakımından bu hususu incelemek gerekirse, Okulların fiziki olarak kapatılması gibi bir engelin münferit bir hadise olması ihtimalinde sözleşmenin tarafı olan kurumdan borcunun ifası talep edilebilecekken eğitim-öğretim faaliyetinin tüm ülkede durdurulması halinde söz konusu ifanın talep edilmesi mümkün görünmemektedir. Bu durumda borcun ifası maddi anlamda değil bir bakıma hukuki anlamda imkânsız hale gelmiş olmaktadır. Uzaktan eğitim kararı alınmasıyla birlikte öğrenciler belirlenen gün ve saatlerde ders almaya başlamışlardır. Ancak burada tartışılması gereken husus, haftanın beş günü toplam otuz saat verilen dersin uzaktan eğitim ile ne kadarının anlatılacağı ve üniversiteler/okullar tarafından yükümlülüklerin yerine getirilerek uzaktan eğitim için makul süre içinde altyapı oluşturulup oluşturulmadığıdır. Şöyle ki;
- Eğitim kurumlarınca alt yapının makul sürede hazırlanarak hizmetin teknoloji sınırları içerisinde devam ettirilmesi halinde ödenen ücretin iadesi talep edilemeyecek olup bedelde bir miktar indirim talep edilebilecektir. Zira, eğitim kurumlarıyla tüketiciler arasında sözleşmeler yapılırken örgün eğitim yapılacağı, eğitim kurumundaki fiziki olanaklardan (laboratuvar, bilgisayar odalar, okul nezdindeki kitaplar vs.) yararlanılacağı hususlarında anlaşıldığından uzaktan eğitim niteliği itibariyle hizmetin taraflarca kararlaştırılan özellikleri taşımaması sebebiyle ayıplı bir hizmettir. Tüketiciler bu doğrultuda okulların hizmet verememesi hususunda ayıplı hizmet hükümlerine dayanabilecektir. Kaldı ki, ayıp kusura dayanmadığından ve ayıptan doğan sorumluluk sözleşme ile kaldırılıp sınırlandırılmadığından okulların veya üniversitelerin eğitime idari kararla ara verildiği ve ayıp hususunun kendinden kaynaklamadığı iddiası dinlenemeyecektir. Böylece tüketiciler tarafından hem kısmi ifa imkânsızlığı hem de ayıplı hizmet hükümlerine dayanılarak ücretin fazlasının iadesi talep edilebilecektir.
- Hizmetin alt yapı hazırlanmayarak teknoloji sınırları içerisinde devam etmemesi veya hiç başlamaması halinde ifa yerine getirilmemiş olacağından sözleşmeyi fesih söz konusu olabileceği gibi tüketici tarafından ödenen ücret iadesi de talep edilebilecektir.
Uzaktan Eğitim Uygulamasına Geçen Okullarla Akdedilen Sözleşmenin Feshedilip Feshedilememeği Sorununa Bir Bakış Açısı
Alınan tedbirlere uyarak uzaktan eğitim süresi devam ettiği müddetçe kendini geliştirmeye açık, yeniliklere uyum sağlayabilecek esneklikte ve teknolojinin sağladığı tüm imkânları sonuna kadar kullanmaya uygun bir altyapı hazırlayan, teknoloji sınırları dâhilinde eğitime devam eden okullar kısmen de olsa sorumluluklarını yerine getirmeye devam etmektedirler. Yukarıda izah ettiğimiz kısmi imkânsızlık sebebiyle fiziki ortamda verilen eğitim kadar olmasa da daha az saatler ve belirli konularda eğitim veren bu okullar ve üniversitelerden bir miktar indirim talep edilebilecektir. Okullardan bir miktar indirim talep edilebileceği söylenebilse de bunun ne kadar olacağı ve neye göre talep edileceği belirlenebilmiş değildir. Bu doğrultuda uzaktan eğitim altyapısı hazırlayan ve bu surece ayak uyduran okul ve sözleşmeler ile akdedilen sözleşmelerin feshedilmesinin zor olacağını söylemek yerinde olacaktır.
Ek Olarak Ödenen Servis, Yemek Gibi Ücretlerin İadesi Talep Edilebilecektir.
Her ne kadar sözleşme ile taahhüt edilen fiziki ortamda eğitim verme borcu mücbir sebeplerden dolayı uzaktan(online) devam ediyor olsa da bazı veliler ve öğrenciler bunun yanında ek olarak servis, yemek gibi ücretler de ödemişlerdir. Veliler ek hizmet diyebileceğimiz bu hizmetler için ücret ödemeye devam ediyorlarsa veya bunları dönem başında toplu ödemişlerse mevcut durumda hizmet verilmediğinden bu ücretleri ödemekten cayabileceklerini, ödeme yapılan ücretlerin de iade edilmesini talep edebileceklerini söyleyebiliriz.
Hizmetin taraflarca kararlaştırılan özellikleri taşımaması sebebiyle aslında okulların hizmet verememesi hususunda ayıplı hizmet hükümlerine dayanabilecektir. Ayıp kusura dayanmadığından ve ayıptan doğan sorumluluk sözleşme ile kaldırılıp sınırlandırılmadığından okulların veya üniversitelerin eğitime idari kararla ara verildiği ve ayıp hususunun kendinden kaynaklamadığı iddiası dinlenemeyecektir. İzah ettiğimiz gibi hem kısmi ifa imkânsızlığı hem de ayıplı hizmet hükümlerine dayanılarak ücretin fazlasının iadesi talep edilebilecektir.
Tüketicinin Hakları.
- Hizmetin yeniden görülmesini isteme. (Yaz okulu açılması.)
- Ücretsiz onarımını isteme (bu ihtimal çok uygulanabilir gözükmemektedir. Ancak uzaktan eğitim yoluyla bir kısım dersler görülmüş, bir kısmı ise hiç görülmemişse, eksik kalan derslerin görülmesi istenebilir.)
- Ayıp oranında bedelde indirim isteme. (Uygulaması en çok olacak seçimlik hak)
- Sözleşmeyi feshetme (özellikle anaokullarında uzaktan eğitim işin doğasına aykırı olduğundan sözleşmenin feshi mümkündür)
Tüketici Ne Yapmalı?
Veliler/ Öğrenciler eğitim kurumuna ihtarname yoluyla talebini iletebilirler. Ancak mevcut durum itibariyle bunun mümkün olmaması halinde e-posta yolu ile bu talep okula bildirilmelidir.
Bunun haricinde tüketiciler il/ilçe tüketici hakem heyetlerine posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden başvurabilirler. 2020 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranı ile Tüketici Hakem Heyeti parasal sınırları göz önünde bulundurularak büyükşehirlerde parasal sınırı 6 bin 920 TL’nin altında olan alacaklar için ilçe tüketici hakem heyetine başvurulması, 6 bin 920 TL ile 10 bin 390 TL’lik alacak için il tüketici hakem heyetine başvurulması gerekmektedir.
Bu tutarın üstü alacaklar için ise tüketici mahkemelerine başvurulabilecektir. Tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve bakanlıkça açılacak davalar her türlü resim ve harçtan muaf tutulduğundan mahkemeye başvuruda masraf yapılmayacak ve uygulamada olduğu gibi yine söz konusu başvuruların çoğu tüketicilerin lehine sonuçlanacaktır.
Sonuç olarak, Eğitimin uzaktan eğitim yöntemiyle devam etmesi nedeniyle öğrencilerin ödemiş olduğu öğrenim ücretlerinin uzaktan eğitimin yetersiz ve aksayarak devam etmesi halinde bir miktar bedelden indirim talep edebilecek ve ek olarak ödenen hizmetlerin bedellerin iadesi talep edilebilecektir. Talep edilen indirim, hakim tarafından her somut olayın niteliğine göre oransal olarak takdir edilecektir.
Tüm bunların yanı sıra akıbeti belli olmayan bu süreçte okulların dönem başında yaptıkları toplu ödemeler ( yemek ücretlerini yemek şirketine toplu ödemesi) vs. gibi hususlar uygulamada birçok sorunu beraberinde getirecek olup akdedilen sözleşmeye tüketici aleyhine bu konuda konulmuş olan maddeler olsa dahi dürüstlük kuralına aykırı şekilde dengesizliğe neden olan bu maddeler uygulanmayacak ve böylelikle özel okullar maddeler arkasına sığınarak tüketici aleyhine davranamayacaktır.