AİHM’in (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ) Türkiye aleyhine vermiş olduğu ihlal kararları, hükümeti yargının işleyişine ilişkin değişiklik yapmaya zorladı. Bu değişiklikler 3. yargı paketi olarak gündeme getirildi.
3. yargı paketi, büyük tartışmaların ardından mecliste kabul edildi. Yargı paketinde birçok konuda yeni düzenlemeler yapıldı. En önemli kısmı ise “ Özel Yetkili Mahkemeler ” i kaldıran, yerine “Bölgesel Ağır Ceza Mahkemeleri”ni getiren maddelerdir.
Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması, yargının işleyişinde hiç bir değişiklik yapmayacaktır. Kurulan Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri aynıdır. ÖYM’lerin yetkileri, bu mahkemelere aktarılmıştır. Değişen sadece isimler olmuştur. Asıl tartışılması gerekenler ise; hükümetin mevcut hâkim ve savcılar yerine Bölge Ağır Ceza Mahkemelerine yeni hâkim ve savcıları atayacak olmasıdır. Bölgesel Ağır Ceza Mahkemelerinde çeteden yargılanacak kamu görevliler için de izin şartının getirilmesi önemli bir değişikliktir.
ÖYM’LER NASIL MAHKEMELER?
Özel Yetkili Mahkemelerin yargısal işlevleri sonucunda, toplumun dönüşümünün ve değişiminin etkilendiği kuşkusuzdur. Bir kesime göre; ÖYM’ler demokratik düzeninin sağlanması ve vesayetçi rejimin kırılması için önemli işlere imza atmış mahkemelerdir. Şuanda siyasal iktidar tarafından öteki olarak görülen ve iktidar gücünden istifade edemeyen kesime göre ise; siyasi iktidarın muhalefeti ve ötekileri susturmak için işlev gören mahkemelerdir.
Niteleme nasıl yapılırsa yapılsın ÖYM’ler; baktıkları davalar itibariyle siyasi boyutu olan, iktidara manevra alanı açan, iktidarla çatışan unsurlara karşı işleyen mahkemelerdir. Bu iktidarın, kurucu rejimle paralel hareket eden iktidar olması şart değildir. Zaman Gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan köşesinde ÖYM’leri “sessiz devrimin mahkemeleri” olarak tanımlarken, iktidarla ilişkisini ise;“Türkiye bugünde bir devrim sürecinin içinde … Cumhuriyet’in kamusal alanının dışında ittiği İslami kesin, AKP’nin koçbaşı işlevi gördüğü bir değişim dinamiği sayesinde merkeze yürüyor. Bu dönemin sonunda Cumhuriyet’in temel dayanakları radikal bir şekilde değişmiş olacak… Özel Yetkili Mahkemeler vesayet sisteminin geriletilmesi ve deşifre edilmesi açısından gerçekten de çok hayati bir işlev gördü…” şeklinde anlatıyor.
Anayasa hukukçusu Osman Can ise bu mahkemeleri “Bu mahkemeler yüz yıl boyunca bu ülkeyi siyaseten kasıp kavuran ittihatçı-Kemalist zihniyetin ürettiği kurumsal gelenek üzerine inşa edilen kurumlardır” diye tanımladıktan sonra, 2007’den itibaren ÖYM’lerin Kemalistlere karşı uygulanan bir siyasetin parçası olduğunu, mahkemelerin demokratik değerlerden çok “düşman ceza hukuku enstrümanı olarak iktidarın ötekiler üzerinde hâkimiyet kurmasının aracı olarak kullanıldıkları” tespitini yapıyor.
ÖYM’lerin yaptıkları yargısal faaliyetler sonucunda, toplumun bir kesiminin mağdur olduğu ve muhalefetin demokratik olmayan yöntemlerle sindirilmesine neden olduğu kuşkusuzdur. ÖYM’lerin, Terörle Mücadele Kanunun uygulamasını, özgürlükler aleyhine geliştirdiği yorumlarla, demokratik düzenin gelişimini olumsuz yönde etkilediği AİHM kararlarıyla da tescillendi.
ÖYM’lerin, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana sivil siyaset üzerinde oluşturulan vesayetçi yapıları bir takım soruşturma ve davalarla ortadan kaldırmaya neden olduğu gerçeği yadsınamaz. Fakat uygulamada yetki kullanımındaki aşırılıklarla, hukuk düzeninde yarattığı tahribatların, bu kazanımları gölgede bırakacak boyuta ulaştığı da bir gerçektir.
ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERDE DEVAM EDEN DAVALAR NE OLACAK?
Yeni düzenlemede Özel Yetkili Mahkemelerin elinde derdest olan davaların yargılamasının aynı mahkemelerce yapılacak ve bu davalar hakkında görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmeyecektir.
Devam eden Ergenekon, Balyoz ve KCK gibi davalar aynı mahkemeler tarafından sonuçlandıracak. Bu davalar yönünden herhangi bir değişiklik olmadı. Davalar kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar aynı mahkemeler bakacak. ÖYM’ler yeni dava kabul etmeyecek, devam eden soruşturmalar ise yeni kurulacak Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri’ne devredilecektir.
Bu düzenlemenin evrensel hukuk normlarına ve anayasaya aykırılığı gündeme gelebilir. Çünkü usul yasalarında yapılan değişiklikler derhal uygulanır. Devam eden davalarla ilgili olarak bu usul yasasının neden derhal uygulanmadığına ilişkin açıklamalar tatmin edici değildir. Davaların belli bir aşamaya gelmiş olmasından dolayı aynı mahkemeler davaya bakmaya devam etsin gerekçesi tatmin edici ve inandırıcı değildir. Aynı hâkimlerin bakması zorunlu ise; yeni kurulacak olan Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri’nde ÖYM’lerdeki hâkim ve savcıları görevlendirerek bu dosyalardaki yargılamada kesinti oluşması önlenebilirdi. İşin içinde başka bir şeylerin olduğu, arka planda büyük bir çekişmenin yaşandığı, yasanın düzenlenme şeklinden, kendi içerisindeki çelişkilerden açık bir şekilde görülüyor.
ÖYM’lerle ilgili düzenlemede aynı suçla bağlantılı olarak açılmış bir dava varsa yargılamayı ÖYM yapacak, devam eden soruşturma ise Bölge Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredilecek. Bu durum da, farklı yargısal sonuçların doğmasına neden olacaktır.
ÇETECİ BÜROKRATLARA DOKUNULMAZLIK GETİRİLDİ
ÖYM’lerin yetki ve görev alanlarını düzenleyen CMK md.250-251-252’de çıkar amaçlı suç örgütleri ile ilgili olarak yapılan soruşturmalarda, suç şüphesi altında olan kamu görevlileri direkt Cumhuriyet Savcıları tarafından soruşturulabiliyordu. Yeni düzenleme ile savcıların artık çıkar amaçlı suç örgütleri ile bağlantılı olan, bu suçları işleyen kamu görevlileri hakkında soruşturma izni alması gerekir.
Artık ihaleye fesat karıştıran, yolsuzluk yapan, rüşvet alan kamu görevlileri soruşturulmayacak. Ülkemizde milletvekili dokunulmazlığı sınırlamasının tartışıldığı bir dönemde, dokunulmazlık zırhının bu kadar geniş şekilde, bütün kamu çalışanlarını kapsayacak nitelikte genişletilmesi büyük bir çelişkidir.
ÖYM’lerle ilgili yapılan düzenleme, rüşvetçi kamu görevlilerine yaradı. Belediyelere yapılan operasyonlar artık yapılamayacak, üst düzey bürokratlarla ilgili bugüne kadar direkt yapılan soruşturmaları artık görmemiz söz konusu olmayacaktır. Liberal demokrasilerde yeri olmayan dokunulmazlık zırhı bütün kamu çalışanları için getirilmiş oldu.
Özel Yetkili Mahkemelerin görev alanına giren devlete karşı işlenen suçlarla ilgili kısım için herhangi bir değişiklik olmadı. Yargıda, öyle anlatıldığı büyüklükte sonuçlar doğuracak değişiklikler getiren bir düzenlemeden bahsetmek mümkün değildir.