BİR DAVA DAHA ZAMANA DİRENEMEDİ!
Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi 22Temmuz 2004 günü, Sakarya’nın Pamukova ilçesinde meydana gelen tren kazası ile ilgili, sanıkların yargılandığı davada zamanaşımı kararı verdi.
Mahkeme, kazanın meydana geldiği tarih üzerinden uzamış dava zamanaşımı da dolduğu gerekçesi ile davayı düşürdü. Kaza, 2004 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları’nın (TCDD) yeni hayata geçen hızlı tren projesinin ilk uygulamasında meydana gelmişti. Bu kazada 41 yolcu ölmüş, 80 yolcu ise yaralanmıştı.
Kaza sonrasında, tren makinisti Fikret Karabulut ve Recep Sönmez ile tren şefi Köksal Çoşkun sorumlu tutularak haklarında Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Kaza sadece tren makinisti ile hareket şefi sorumlu tutularak aydınlatılmaya çalışıldı. TCDD Genel Müdürü ve hızlı tren projesi uygulaması kararını veren diğer kişiler hakkında, soruşturma izni verilmemesi gerekçesi ile herhangi bir soruşturma açılamamıştı.
Ölen ve yaralananların hesabını vermek makinist ve hareket şefine kalmıştı. Bu kişiler de yargının yavaş işlemesinden dolayı hesap vermekten kurtuldu. Yerel mahkeme yargılama sonunda ilk hükmü 01 Şubat 2008 tarihinde, makinist hakkında 2 yıl 6 ay hapis, yardımcısı hakkında 1 yıl 3 ay hapis, tren şefi hakkında ise beraat kararı şeklinde verdi.
Yerel mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2009 yılında dosya içerisinde, mahkeme kararının taraflara tebliğine ilişkin tebligat parçasının eksikliğinden kararı bozdu. Mahkeme bu usulü eksikliği tamamlayarak dosyayı tekrar Yargıtay’a gönderdi. Yargıtay bu kez de 12 adet usul eksikliği tespit ederek kararı bozdu.
Bozma üzerine Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden yargılama yapmaya başladı. Dosyanın Yerel mahkeme ile yargıtay arasında gidip gelmesi sürecinde zamanaşımı süresi de dolmuştu. Davayı bitirmek için zamanaşımı çözümü devreye sokularak dosya kapatıldı.
ZAMANAŞIMI NE ANLAMA GELİR?
Ceza davalarında zamanaşımı önemli bir sorun olarak önümüze hep çıkmaktadır. Bir davanın zamanaşımına uğraması demek davaya konu edilen fiil hakkında herhangi bir tespitte bulunulmadan, yargılanan fail hakkında beraat veya mahkûmiyet kararı verilmeden yargılama yapılmamış gibi dosyanın kapatılması demektir.
Zamanaşımı; sorumluluk gerektiren fiilin, süresiz olarak dava konusu edilmesini önleyen bir düzenlemedir. Evrensel hukuk normu olan zamanaşımı, davaların ve cezaların belli bir zaman dilimi içinde uygulanmasını öngörür. Ceza Kanunumuzda zamanaşımı süreleri, uluslararası uygulamalara nazaran daha uzundur.
NEDENLERİ
Davaların zamanaşımına uğramasının birçok nedeni vardır. Bunların başında, dava sayısının çokluğu, personel azlığı, yerel mahkeme ile Yargıtay arasında istinaf mahkemesinin bulunmaması, mahkeme sayısının azlığı, hâkimlerin iyi çalışmaması ve davaları bitirmek için gerekli özeni göstermemeleri gibi sebepler sayılabilir.
En önemlisi hâkimlerin davaları gerektiği gibi incelememeleri, zamanında bitirmek için herhangi bir çaba sarf etmemeleri, davayı rutin seyrine bırakmalarıdır. Çoğunlukla da hâkimler altından çıkamadığı, karara bağladığında kendisi açısından sorun teşkil edebilecek davaları, zamanaşımına götürebilmek için uzatırlar. Pamukova’daki davada olduğu gibi.
Pamukova davasında, dosya iki kere Yargıtay’a gitmiş, ikisinde de mahkemenin usule ilişkin hatalarından dolayı bozulmuştur. Bu usuli eksiklikler, mahkeme yargıçlarının gerekli özeni göstermemelerinden kaynaklanıyor. Dosya, içerisinde taraflara gönderilen tebligat parçasının bulunmamasından dolayı Yargıtay’dan bozularak dönüyorsa ve bu eksiklikten dolayı iki yıl gibi bir zaman kaybı oluşuyorsa, bunun sorumluluğu mahkemeye aittir.
Bugüne kadar davaların zamanaşımına uğraması hep yargının önündeki iş yüküne bağlanmıştır. Evet, mahkemelerin baktığı dava sayısı fazladır ama yargılamanın uzaması ve davaların sonuçlanmaması sadece dava sayısının fazla olması ile ilgili değildir. Özellikle sanığı kamu görevlisi olan davalarda meydana gelen mağduriyetin kaynağında kamunun sorumluluğuna gidilecek bir durum varsa, mahkemeler davaları sonuçlandırmıyor. Daha çok bu tür davalar zamanaşımına uğruyor.
Hızlandırılmış tren kazasında, dava gerekli özen gösterilerek zamanında sonuçlanmış olsa idi, kazada ölenlerin yakınlarının TCDD aleyhine açtığı ya da açacağı tazminat davaları da sonuçlanmış olurdu. Ceza davasının uzaması tazminat talepli davaların sonuçları üzerinde de etkili olduğundan, ceza davasının zamanında bitmemiş olması, sanıkların cezasız kalmasına yol açtığı gibi mağdurların haklarına kavuşmasını da engellemiştir.
Türkiye’den zamanaşımı nedeni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) her yıl yüzlerce dava gitmektedir. AİHM zamanaşımını, adil yargılanma hakkının ve adalete erişimin önünde engel olarak görmektedir. Türkiye her yıl zamanaşımına uğrayan davalar nedeni ile milyonlarca Euro tazminat ödemek zorunda kalıyor.
Zamanaşımına neden olan hâkim ve savcıların sorumluluğuna gidilmiyor. Hâkimin, yanlış uygulaması ve dosyasına zamanında bakmaması sonucu oluşan hak kaybından dolayı direkt olarak kendisine dava açılamadığı için, davaların hızlı bitmesi için göstermesi gereken özeni göstermiyor.
Hızlı tren davası da dün itibariyle, hakim hatası sebebiyle zamanaşımına uğradı. Sahipsiz bırakılan hızlı tren davası da, zamanaşımına uğrayan diğer davalar gibi yargının tozlu arşivlerinde yerini aldı.
Tren enkazının üzerinde gözyaşı döken maktul yakınlarının yaşadığı acının hesabı sorulmadığı gibi, bu kazaya sebebiyet verenler ceza almadan kurutulmuş oldu.
NOT: Yargıyla ilgili kangren olmuş önemli bir meseleyi yazarken Doğubeyazıt Savcısıın menfur bir saldırı sonucu hayatını kaybettiği haberi geldi. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm hukuk camiasına başsağlığı dilerim.