3 Temmuz 2011 tarihinden bu yana futbolda şike ile ilgili başlayan süreç, Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nun disiplin talimatını değiştirmesi ile yeni bir sürece evrildi.
Şike soruşturması başladığı andan itibaren önce Sporda Şiddetin ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair 6222 Sayılı Kanun’da öngörülen cezaların ağırlığı gündeme getirildi. Oluşturulan kamuoyu sayesinde 31 Mart 2011 tarihinde çıkmış olan 6222 Sayılı Kanun 15 Aralık 2011 tarihinde, kanunun yürürlüğe girmesinin üzerinden çok kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen değiştirildi. Yeni değişiklik ile şike ve teşvik suçunu ve cezasını düzenleyen 11. maddedeki “5 yıldan 12 yıla kadar” ibaresi “1 yıldan 3 yıla kadar” şeklinde değiştirildi.
Bu değişiklik ile şike ve teşvik suçu bir şekilde cezasız hale getirildi. Çünkü ceza sistemimizde 2 yıla kadar olan hapis cezasından dolayı hükümlüler hakkında erteleme yapılıyor. Bu tür suçlarda cezaevine girme yolu kapanmış oluyor.
Sonra şike ve teşvik suçu , disiplin yönüyle de kapatılması için disiplin talimatında değişiklik yapılması gerekiyordu.
Yıldırım Demirören, TFF başkanlığına seçildiğinde Türk futbolunun şike ile ilgili gündemini değiştireceğini şike meselesini daha fazla gündemde tutmayacağını belirtmişti.
Demirören ve yönetiminden beklenen şikeye karışmış kişi ve takımları açıkça ortaya çıkarması ve haklarında gerekli disiplin sürecini işleterek ceza vermesiydi.
Maalesef Bu meseleyi de kendimize özgü bir şekilde çözdük. FIFA’nın, UEFA’nın uyguladığı kuralları hiçe sayarak çözüme gitti. Ne yaptı?
TFF İlk önce; Futbol Disiplin Talimatı’nda değişiklik yaptı. Bu değişiklikle; futboldaki kirlenmişliği ve pisliği temizlemek yerine bu pisliğin devamlılığı için ortam oluşturulmuştur.
Sonra da; Etik Kurulu’na, daha önce yazılmış bütün pislikleri ortaya koyan rapora rağmen yeni bir rapor yazdırarak şikeyi herkes için kabul edilebilir meşru bir hale getirdi.
Disiplin talimatının değiştirilmiş olması etik raporunun yeniden yazılması devam etmekte olan ceza davasına hiçbir etkisi olamayacaktır.
YENİ DİSİPLİN TALİMATI
Disiplin Talimatı’nın 58. maddesinde yapılan değişiklik ile şike ve teşvik fiiline karışmış kulüplerin küme düşme cezası kaldırıldı. Yerine puan silme cezası getirildi. Artık küme düşme yok.
Kulüpler bundan sonra rahatlıkla şike yapabilirler. Bugüne kadar Türk futbolu üzerinde var olan şike cezasız kalıyor şikâyetleri bundan sonrada devam edecek.
Disiplin Talimatı’na yeni bir madde de eklendi ve bu maddeyle şike ve teşvik suçu sabit olduğunda verilecek puan silme cezasının ertelenebileceği düzenlendi. Yeni disiplin talimatı iç kamuoyunda birilerini tatmin etmiş olabilir. Gündemde olan şike sorununun çözüldüğü düşünülebilir.
Ancak işin gerçeği öyle değil. UEFA, Türkiye’ye şikeden dolayı ağır cezalar verecek ve Avrupa Kupalarından Türkiye’yi men edecektir. Bu durumu kestirmek için uzman falan olmaya da gerek yoktur. Şike olayının patlak verdiği 3 Temmuz’dan beri UEFA her kademede bu düşüncesini dile getirdi. Buna rağmen TFF yönetiminin bu kadar basiretsiz davranıyor olmasını anlamak mümkün değildir.
Birilerinin Türkiye’deki futbol endüstrisi hikayesini ortaya atarak bu yanlış kararları TFF’ye aldırdığı görülüyor. Bu kararlarla futbol endüstrisi geçici olarak zarar görmemiş olabilir. Ama uzun vadede Türk takımlarının Avrupa Kupaları’na katılamaması, Türk Futbolu’nun içe kapanmasına neden olacak ve bugün var olan endüstri yarın olmayacaktır.
Disiplin talimatı değiştirilerek Etik Kurulu’na yapılan müdahale ile hazırlatılan yeni raporla yapılmak istenen Türk futbolunu yok etmektir. Türk futbolu içinde bulunduğu bu durumu hak etmiyor. Daha dirayetli yöneticilerin elinde olması gerekirken, bugün kendi kulübünü yönetmekten aciz bir başkanın eline bırakılmış olması zaten karışık olan durumun iyice içinden çıkılmaz bir hale gelmesini sağladı.
BU PİSLİK TEMİZLENMEZ
Futbolu o kadar kirletmişler ki Etik Kurulu tarafından aklama için yüzlerce kez rapor yazılsa dahi bu pislik temizlenmez.
2005 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Türk Sporu’nda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet konularında yapmış olduğu araştırma sonucunda hazırladığı raporda “Spor dünyasında şike ve teşvik primi iddialarının hakim olduğu, Federasyonların iddiaların üzerine ciddiyet ve kararlılıkla gitmediği görülmüştür” tespitini yapmış, bu tespiti de bugün TFF yönetiminde olan birçok yöneticinin de o gün araştırma komisyonu tarafından alınan beyanlarına dayandırılmıştır. Bu yöneticiler de şikenin ve teşvikin var olduğunu kabul etmişti. Aynı raporda şike ve teşvik olaylarının cezasız kalmasının gerekçesi de ” federasyon yönetimini ve tahkim kurulunun ağırlıklı olarak üst liglerde mücadele eden takımların temsilcileri tarafından seçilmiş olması” gösterilmiştir.
Meclis araştırma komisyonunca da tespit edilen ve varlığı ayyuka çıkan şike ve teşvik olaylarının cezalandırılmadan kapatılmış olması, futbol endüstrisinin kirlilikle ve yolsuzlukla varlığını sürdürdüğünü gösteriyor. Spor kulüplerinin para kaynakları bugüne kadar mali açıdan usulüne uygun olarak denetlenmediği için kirli paraların aklandığı yerler olarak görüldü. Başkanların kulüplere vermiş olduğu paraların nerden geldiği hiç sorulmadı. Üzümünü ye bağını sorma mantığı ile kaynaklara bakıldı.
Türk sporunda yozlaşma, kulüp yapıları, ekonomik kaynakların denetlenebilir olmaması ve yöneticilerin oluşturmuş oldukları ilişki ağlarından dolayı yapılması istenen temizlik birileri tarafından engelleniyor. Disiplin talimatında ve son yazılan Etik Kurulu Raporu bu pis oyunun devam etmesini isteyen menfaat gruplarının işidir.