1 yıl önce başlayan şike operasyonu bugün kara bağlanıyor. Şike davasında 1 yıldır sanıklar, sanık müdafileri, müştekiler, müşteki vekilleri, delilleri ortaya koyarak beyanlarda bulundular. Toplanan bütün verilerin, karar vermek için yeterli olduğu ve bu verilerle karar oluşturulacağı, mahkeme başkanı tarafından hafta başında belirtildi.
Kararın ne yönde olacağını kestirmek pek de mümkün değil. Ama savcı mütalaasında, davanın simge ismi olan Aziz Yıldırım hakkında ceza istedi. Mahkeme, savcının talebine uyarsa, Aziz Yıldırım’ı mahkûm edecek ve kararla beraber tahliye etmeyecek. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun son kararıyla, yerel mahkeme karar verdikten sonra artık sanık hükmen tutuklu kabul edileceği için, tutuklu kaldığı süre tahliye gerekçesi sayılmayacak; Yargıtay incelemesi sürecinde cezaevinde bulunan sanık, tutuklu değil hükümlü olarak kabul edilecek.
Maalesef; Türk yargısının uygulamalarında, bir yargılama sürecindeki işleyişin nasıl sonuçlanacağını öngörebilmek mümkün olmuyor. Normal hukuk devletlerinde hukukçular, yargılama konusu yapılan fiille ilgili olarak sonuçta mahkemenin nasıl bir karar verebileceğini, yapılmış önceki uygulamalar çerçevesinde değerlendirme yaparak öngörebilirler. Ama bizde bir öngörüde bulunmak mümkün değildir. Sanığın beraat edebileceği düşünülen bir dosyada mahkûm olması, mahkûm olabileceği düşünülen bir dosyada ise beraat etmesi mümkündür. Fakat bunu öngörebilmek mümkün değildir. Onun için Şike Davası dosyasında nasıl bir sonuç çıkacağını kestirebilmek bu aşamada zordur.
Mahkûmiyet çıkması halinde, Aziz Yıldırım’ın tahliye edilmeyeceği ve hükümle birlikte tutukluluk halinin devamına karar verileceğini tahmin etmek zor olmayacaktır. Verilere bakılırsa mahkûmiyet yönünde karar çıkması daha muhtemel gözüküyor. Özel Yetkili Mahkemelerin muhtemelen karara bağlamış olacağı son dava, Şike Davası olacaktır. Çünkü hükümet, üçüncü yargı paketini yarın meclis gündemine getiriyor ve mecliste vereceği önerge ile özel yetkili mahkemeleri kaldıracak.
ÖYM’LERİN KALDIRILMASI İÇİN HÜKÜMETE YETKİ VERDİNİZ Mİ?
Ocak 2012’de üçüncü yargı paketi olarak, başta Ceza Kanunu olmak üzere bazı yasalarda değişiklik öngören kanun çalışması, kamuoyunun tartışmasına açılmıştı. Gerek Hükümet, gerekse Adalet Bakanlığı bürokratları tarafından Özel Yetkili Mahkemelerin yetkilerinin sınırlandırılması ya da kaldırılması konusunda kamuoyuna, herhangi bir çalışma yapılmadığını defalarca söylemişlerdi.
Üçüncü yargı paketi, 110 maddelik bir değişiklik öngörüyordu. Yapılmak istenen değişiklikler hukuk çevrelerince uzun uzun tartışıldı. Tartışılmayan ve hiç gündeme gelmeyen Özel Yetkili Mahkemeler konusunun, korsan imajı verecek şekilde pakete monte edilmeye çalışılıyor olması, haklı olarak toplumu kuşkulandırıyor.
Zaman Gazetesi köşesinde Mümtaz’er Türköne; “doğrudan vatandaş olarak bizim hakkımızı hukukumuzu ilgilendiren bir konunun gizli – kapaklı bir plan – proje olarak uygulanmasında bir sakatlık yok mu? Hepimiz tedirginiz.” Şeklinde kaygısını dile getiriyor ve ayrıca “halk, hükümete Özel Yetkililerin kaldırılması için bir yetki verdi mi?” Diye soruyor. Bütün bu sorular, kamuoyunu bilgilendirmeden ve kamuoyundan bir şeyler saklayarak hükümetin yaptığı değişikliğin yanlışlığına işaret ediyor.
Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması ya da yetkilerinin daraltılması, tamamen yeni imtiyazlılar sınıfının ve dokunulmazlar grubunun ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
ÖZEL YETKİ SADECE KÜRTLER İÇİN Mİ GEREKLİ?
Özel Yetkili Mahkemeler yerine, Bölge Terör Mahkemelerinin kurulacağı dillendiriliyor. Ne yapılacağı ve neyin kaldırılacağı, bu aşamada hükümet dışında kimse tarafından bilinmiyor. Söylentiye bakıldığında, derin devlet yapılanmasını ortaya çıkaran Ergenekon, Balyoz gibi davaların üstünün örtülmesi için Özel Yetkili Mahkemelerle ilgili düzenleme yapıldığı, bu davalarda yargılanan asker ve sivil bürokratların yargılanmalarının izne bağlanacağı, bu izinle mevcut davalardaki sanıkların ve bundan sonra suç şüphesi altında olacak şüphelilerin kurtarılması amaçlanıyor.
Kurulacak Bölge Terör Mahkemeleri ile ayrılıkçı terör suçlarının, bugünkü kadar yetkili savcı ve hâkimler tarafından direkt soruşturulup yargılanacakları belirtiliyor. Bu durumda Terörle Mücadele Kanununun yürürlülüğü devam edeceği için, sadece bu mahkemelerde Kürt kökenlilerin ve Kürt siyaseti ile ilgilenenlerin yargılanacağı anlaşılıyor. Yani sadece Kürtler için özel yetkili mahkemeler devam edecek.
Ak Parti’nin kurulduğu tarihten beri darbe ve çetelerle yapmış olduğu mücadeleye olan halk desteği, Ak Parti tarafından kötüye kullanılmış kabul edilecektir. Bugüne kadar yapılan mücadelenin gerçekten darbe ve darbecilerle mücadele etmek için olmadığı, tamamen sistemi ele geçirmek üzere yapıldığı söylemlerinin haklı olduğu ortaya çıkmış oluyor.
YASANIN ETKİ ALANI
Yasal düzenleme yapılırken öncelikle yasanın etki alanının araştırılması gerekir. Bugün üçüncü yargı paketinin içine sıkıştırılmaya çalışılan ÖYM’lerle ilgili düzenlemenin nasıl bir etki alanı oluşturacağı araştırılmış mı? Araştırılmamış mı? Bilinmiyor. Bugüne kadarki süreçte yapılan açıklamalara bakılırsa, araştırılmadan yapıldığı anlaşılıyor.
Tamamen anlık gelişen olaylar karşısında yargının alanına müdahale edecek ve yargının etkinliğini ortadan kaldırabilecek şekilde yasal düzenlemeye gidilmesi, yürütmenin yargıya açıkça müdahalesidir.