17/10/2019 TARİHİNDE KABUL EDİLEN 7188 SAYILI CEZA MUHAKEMESİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN 24.10.2019 TARİHİNDE YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞTİR.
Bu yeni kanun, “YARGI REFORMU PAKETİ” olarak da adlandırılmaktadır. Yargı reformu paketi 15 farklı kanun olan; Ceza Kanunu, Pasaport Kanunu, Mahkemelerin Kuruluş Ve Yargılaması Hakkındaki Kanun, Hakimler ve Savcılar Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Noterlik Kanunu, Aile Mahkemelerinin Kuruluşu Hakkındaki Kanun, Terörle Mücadele Kanunu, gibi birçok kanunda TOPLAMDA 39 MADDELİK BİR DEĞİŞİKLİK GETİRMİŞTİR. Söz konusu değişiklikler aşağıdaki gibidir;
1.)PASAPORT KANUNU AÇISINDAN GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER.
Kanunun 1. Maddesinde;
“15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun 14 üncü maddesinin (A) fıkrasına üçüncü paragraftan sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Baro levhasına yazılı olan ve en az on beş yıl kıdemi bulunan avukatlara, haklarında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma veya kovuşturma bulunmaması kaydıyla hususi damgalı pasaport verilebilir. Buna ilişkin usul ve esaslar, Dışişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığının olumlu görüşü alınarak İçişleri Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”
Şeklinde düzenleme yapılmıştır. Maddede belirtildiği üzere 15 YIL KIDEMİ BULUNAN AVUKATLARA “YEŞİL PASAPORT” alabilme hakkı getirilmiştir. Ancak bunun için ilgili avukat hakkında Türk Ceza Kanununun bazı bölümlerinde tanımlanan ve Terörle Mücadele Kanununun kapsamına suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma bulunmaması şartı mevcuttur.
Dolayısıyla bu düzenleme ile birlikte;
- En az 15 yıl kıdemi bulunan avukatlara yeşil pasaport alabilme imkanı sağlanmıştır.
- OHAL döneminde pasaportları geri alınanların pasaportları iade edilebilecektir.
2.)HUKUK MESLEKLERİNE GİRİŞ SINAVI DÜZENLEMESİ GETİRİLMİŞTİR.
Kanunun 3. Maddesinde;
“19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “taşıyanlardan,” ibaresi “taşıyan ve Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavında başarılı olanlardan,” şeklinde değiştirilmiştir.”
Denilerek hukuk mesleklerine “GİRİŞ SINAVI” getirilmiştir. Hakimlik, savcılık, avukatlık ve noterlik mesleklerine giriş söz konusu sınava bağlanmış olup sınavda 100 puan üzerinden en az 70 puan alanlar bu meslekleri yapmaya hak kazanabileceklerdir. Bu değişiklik ile avukat olmak için yalnızca hukuk fakültesi mezunu olmak yeterli olmayacak bunun yanı sıra mesleğe hak kazanabilmek giriş sınavından geçerlilik notunu almak da gerekecektir.
Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı veya İdari Yargı Ön Sınavında başarılı olma şartı, ilgili yükseköğretim kurumlarına bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra kayıt yaptıranlar hakkında uygulanacaktır.
3.)İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU AÇISINDAN GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER
Kanunun 8. Maddesinde;
“ 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “işlemler ile elektronik işlemlerde” ibaresi “işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında” şeklinde değiştirilmiştir.”
Şeklinde yapılan düzenleme ile artık duruşmaların elektronik ortamda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla görülebilmesinin yolu açılmıştır.
4.)CEZA YARGILAMASI AÇISINDAN GETİRİLEN YENİLİKLER:
A.)TUTUKLULUK SÜRESİ
“7188 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 18. maddesi ile soruşturma aşamasında azami tutukluluk süresi düzenlenmiştir. Kanunun 18. Maddesinde;
“4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 102 nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
(4) Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından ALTI AYI, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise BİR YILI geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(5) Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.”
Şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir BU DÜZENLEMEYE GÖRE TUTUKLULUK SÜRESİ SORUŞTURMA AŞAMASI OLARAK AYRILARAK SORUŞTURMA AŞAMASI AÇISINDAN ŞÜPHELİ İÇİN AZAMİ TUTUKLULUK SÜRESİ GETİRİLMİŞTİR. KANUNA GÖRE ŞÜPHELİ İÇİN SORUŞTURMA AŞAMASINDAKİ AZAMİ TUTUKLULUK SÜRESİ;
- AĞIR CEZA MAHKEMESİ GÖREV ALANINA GİRMEYEN İŞLER BAKIMINDAN 6 AYI
,
- AĞIR CEZA MAHKEMESİ GÖREV ALANINA GİREN İŞLER BAKIMINDAN 1 YILI,
GEÇEMEZ.
- Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından ise soruşturma süresi 1 YIL 6 AY OLUP, EN FAZLA 6 AY DAHA UZATILABİLİR.
Getirilen bu kanun ile Ceza Muhakemeleri Kanununun 102. Maddesine 4 ve 5. Fıkralar eklenerek, tutukluluk süresi açısından soruşturma evresi ayrı tutulacak ŞEKİLDE soruşturma evresinde azami tutukluluk süreleri DÜZENLENMİŞTİR.
Bu düzenlemeden önce Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 102. maddesinde soruşturma aşaması için ayrı bir üst süre düzenlenmemişti.
GETİRİLEN BU DÜZENLEME İLE SORUŞTURMA EVRESİ AÇISINDAN AZAMİ TUTUKLULUK SÜRESİ DÜZENLEMİŞ OLUP, MEVCUT DURUMDA CMK 102. MADDESİNİN 1. VE 2. FIKRASINDA DÜZENLENEN ÜST SINIR SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA AŞAMALARI DAHİL OLMAK ÜZERE KORUNMUŞTUR VE BU SÜRE HİÇBİR ŞEKİLDE AŞILAMAZ. CMK MADDE 102’DEKİ VAR OLAN AĞIR CEZA GÖREV ALANINA GİREN SUÇLARDA TOPLAM 3 YIL, TERÖR SUÇLARI AÇISINDAN 5 YIL OLAN ÜST SINIR TUTUKLULUK SÜRELERİ AÇISINDAN VARLIĞINI SÜRDÜRMEKTEDİR.
Ceza Muhakemeleri Kanunu madde 102’de 4. Ve 5. fıkralar eklenmek suretiyle yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren üç ay sonra uygulanır.
B.)SERİ MUHAKEME USULÜ
Kanunun 13. Maddesinde ceza yargılamasında seri muhakeme usulü getirilmiştir. Söz konusu maddede;
“5271 sayılı Kanunun mülga 250 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Seri muhakeme usulü
(1) Soruşturma evresi sonunda aşağıdaki suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanır:
- a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
- Hakkı olmayan yere tecavüz (madde 154, ikinci ve üçüncü fıkra),
- Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (madde 170),
- Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (madde 179, ikinci ve üçüncü fıkra),
- Gürültüye neden olma (madde 183),
- Parada sahtecilik (madde 197, ikinci ve üçüncü fıkra),
- Mühür bozma (madde 203),
- Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (madde 206),
- Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (madde 228, birinci fıkra),
- Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (madde 268),
suçları.
- b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar.
- c) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suç.
- d) 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde belirtilen suç.
- e) 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suç.
Denilerek, asliye ceza mahkemesi görev alanına giren işlerin büyük bir bölümünü oluşturan suçlarda avukat ile temsil edilen şüphelinin Cumhuriyet Savcısı ile anlaşma yapması usulü getirilmiş oldu. Getirilen bu yenilik ile birçok suç açısından direkt olarak savcı, şüpheliye seri muhakeme usulünü teklif edebilecek ve şüpheli avukat huzurunda bu teklifi kabul ettiği takdirde seri muhakeme usulü uygulanacaktır.
Bu durumda Cumhuriyet savcısı suçun alt ve üst sınırı arasını belirleyecek temel cezadan yarı oranda indirim yaparak yaptırımı belirleyecek. Gerekirse cezayı erteleme kapsamına alabilecektir. Bu düzenleme yargılamayı hızlandıracak dava sayılarını azaltacaktır.
Bu düzenleme 01.01.2020 tarihinde yürürlüğe girecektir.
C.)BASİT YARGILAMA USULÜ
Kanunun 24. Maddesinde;
“5271 sayılı Kanunun mülga 251 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Basit yargılama usulü
MADDE 251- (1) Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir…..”
Denmiştir. Bu değişiklik ile asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını veya üst sınırı 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilecektir.
Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame mahkemece; sanık, mağdur ve şikayetçiye 15 gün içinde tebliğ edilecek ve 15 gün içinde beyan ve savunmalarının yazılı olarak sunulması bu tebliğ ile bildirilecektir.
SÖZ KONUSU USUL İLE DURUŞMA AÇILMAKSIZIN HÜKÜM VERİLEBİLME İMKANI GETİRİLMİŞTİR. Ancak asliye ceza mahkemesinin duruşma açmadan verdiği hükme itiraz edilmesi halinde mahkemenin itiraz edilen hükmü iptal ederek duruşmalı yargılama yapması zorunludur.
Bu düzenleme 01.01.2020 tarihinde yürürlüğe girecektir.
D.) TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURMA YOLU GENİŞLETİLDİ
Yeni getirilen 7188 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 29. maddesiyle sayılan suçlarda temyiz kanun yoluna başvurma hakkı getirilmiş oldu. Kanun 29. Maddesinde;
“5271 sayılı Kanunun 286 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(3) İkinci fıkrada belirtilen temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
- a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
- Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
- Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (madde 213),
- Suç işlemeye tahrik (madde 214),
- Suçu ve suçluyu övme (madde 215),
- Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (madde 216),
- Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),
- Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),
- Devletin egemenlik alametlerini aşağılama (madde 300),
- Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301),
- Silâhlı örgüt (madde 314),
- Halkı askerlikten soğutma (madde 318),
suçları.
- b) Terörle Mücadele Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar.
- c) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesi ve 32 nci maddesinde yer alan suçlar.”
Suçları düzenlenmiştir. Getirilen değişiklik sonucu artık bu suçlarda verilen hükümler bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerinde kesinleşmeyecek olup, bu suçlara ilişkin verilen kararlara karşı Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılabilme imkanı getirilmiştir. Böylece hem adil yargılanma hakkının hem de ifade özgürlüğünün korunması amaçlanmaktadır.
Yine Yargı Reformunun 1. Paketi olan 7188 sayılı kanunun 31. Maddesinin f fıkrasında;
“f) 286 ncı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren on beş gün içinde talep etmek koşuluyla aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da uygulanır. Bu bendin uygulandığı hâlde, cezası infaz edilmekte olan hükümlülerin, 100 üncü madde uyarınca tutukluluğunun devam edip etmeyeceği hususu, hükmü veren ilk derece mahkemesince değerlendirilir.”
Denilerek Ceza Muhakemeleri Kanununun 286. Maddesine 3. Fıkra eklenmiştir. Söz konusu madde ile; bölge adliye mahkemesince verilmiş ve kesinleşmiş kararlar hakkında da temyiz kanun yoluna başvurma hakkı tanınmıştır. Böylece şuanda mevcut istinaf mahkemelerince halen kararı infaz edilmekte olan hükümlüler de infazın durdurularak kararlarının temyize gönderilmesi talebinde bulunabilirler.
Burada dikkat edilmesi gereken husus 7188 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 24 Ekim 2019 tarihinden İTİBAREN 15 GÜN İÇİNDE TEMYİZ YOLUNA BAŞVURULABİLECEĞİDİR. BU SÜRE “HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE” OLUP, KAÇIRILMASI HALİNDE BAŞVURU YAPILAMAZ.
Bu düzenleme sonucunda vatandaşta temyiz başvurusunu “YEREL MAHKEMEYE Mİ, YOKSA İSTİNAF MAHKEMESİNE Mİ YAPILACAĞI?” konusunda kafa karışıklığı oluşturmuştur. 29. Madde uyarınca temyiz kanun yoluna yerel mahkeme veya istinaf mahkemesine verilecek dilekçe ile başvurulabilir. Ancak yine kanunun 31. Maddesinin f fıkrası kapsamına giren temyiz başvurusunun yerel mahkemeye verilecek dilekçe ile yapılması daha sağlıklı bir sonuç doğuracaktır.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURMA YOLUNUN GENİŞLETİLMESİ HUSUSU GENEL OLARAK İNCELENDİĞİNDE; TEMYİZ YOLU AÇILAN SUÇLAR DAHA ÇOK DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINA GİREBİLECEK SÖZLERDEN DOLAYI SUÇ OLARAK TANIMLANAN EYLEMLER OLDUĞU GÖRÜLECEKTİR. BU SUÇLARIN TANIMINI DAHA SOMUTLAŞTIRIP HATTA BİRÇOĞUNU SUÇ OLMAKTAN ÇIKARMAK GEREKİRKEN TEMYİZ YOLU AÇILARAK ASLINDA BU SUÇLARDAN SUÇLANAN KİŞİ İÇİN İSTİNAFTAN SONRA BİR DE YARGITAY SÜRECİNDE ENDİŞE DUYULMASININ YOLU AÇILMIŞ OLDU.
E.)TERÖRLE MÜCADELE KANUNUNDAKİ DEĞİŞİKLİK
Getirilen kanunun 13.maddesi;
“12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasına üçüncü cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklaması suç oluşturmaz.”
Düzenlemesi ile örgüt propagandası suçlarından mahkum olan gazetecileri, yazarları ve televizyoncuları bir nefes aldıracak, gazeteciler açısından daha özgürce yazma ve fikirlerini söyleme yolunu açılacaktır.
Fakat unutulmamalıdır ki bu kişilerin sosyal medya üzerinde yaptığı paylaşımlar halen suç olarak nitelendirilmeye devam edilecektir. Dolayısıyla düzenleme bütün olarak bakıldığında özgürlükçü bir anlayışı ifade etmemektedir.
F.)İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA ÖNEMLİ BİR DÜZENLEME OLAN; İNTERNET SİTELERİNE DEĞİL, İÇERİĞİNE ENGELLEME DÜZENLEMESİ GETİRİLMİŞTİR.
Kanunun 36. Maddesinde;
“4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin yedinci fıkrasına “Cumhuriyet savcısı,”, sekizinci fıkrasına “mahkemece” ibarelerinden sonra gelmek üzere “hükümsüz kalan erişimin engellenmesi kararına konu internet adresini belirtmek suretiyle,” ibaresi ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(17) Bu maddenin ikinci, dördüncü ve ondördüncü fıkraları kapsamında verilen erişimin engellenmesi kararları, ihlalin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL vb. şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verilir. Ancak, teknik olarak ihlale ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla ihlalin önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesi kararı verilebilir.”
Denilerek ifade özgürlüğü için önemli bir adım atılmıştır. Söz konusu madde ile artık internet sitelerine yönelik erişim engelleme kararlarında, sadece hukuka aykırılık taşıyan içeriğe erişimi engelleme yöntemi uygulanacaktır. Böylece bir içerik sebebiyle tüm site değil, sadece ilgili içerik engellenecek olup ancak bu mümkün değilse internet sitesinin tümüne yönelik erişim yasağı getirilebilecektir.
GENEL DEĞERLENDİRME;
Bu yeni yargı paketinin 15 yasada yaptığı değişiklik olumlu ve olumsuz taraflarıyla değerlendirildiğinde toplumda oluşturulan beklentiyi karşılamadığı açıktır. 15 yıl avukatlık yapanlara yeşil pasaport verilmesi, noterlik ve avukatlık mesleği için sınav getirilmesi, hakimlik savcılık mesleğine kabulde yapılacak mülakatlara yine Bakanlık nezdinde oluşturulan komisyonun genişletilmiş olması, bazı suçların uzlaştırma kapsamına alınması, bazı suç tipleri için de pazarlık usulünün getirilmesi, istinaf mahkemesinin özellikle düşünce açıklama kapsamında kalabilecek suç tipleri için temyiz yolunun açılmış olması olumlu düzenlemeler olarak görülebilir.
Hukukun evrensel ilkeleri ve esasları, hukuk, adalet kavramları temel başucu kuralı kabul edilip o çerçevede düzenleme yapılmadıkça yargıda bir sonuca gidilmesi mümkün değildir. Türkiye koşulları ve içinde bulunulan konjonktür denilerek cesur adımların atılmasından kaçınılarak kıyısından köşesinden düzenlemelerle sonuca varmak mümkün değildir. Dolayısıyla paket bir bütün olarak değerlendirildiğinde, getirilen düzenlemelerin hukukçuları ve toplumu tatmin edeceğinden söz edilemez.
Son olarak belirtmek gerekir ki bu kanun ile gelen değişikliklerin yanı sıra;
1.)Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile aile mahkemeleri, tüketici mahkemeleri, ve çocuk mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlerde KDV oranı %18’den %8’e indirilmiştir.
2.)YÖK Genel Kurulu Kararı ile üniversite giriş sınavında hukuk fakültelerine giriş eşiği değiştirilmiş, hukuk fakültesine giriş zorlaştırılmıştır.