Dün yapılan AK Parti Kongresi kelimenin tam anlamıyla muhteşemdi. Başbakan’ın 2023 hedefiyle çıktığı kürsüde, ortaya koyduğu yeni hedef 2071 oldu. Başbakan’ın konuşmasında verdiği mesajlar, ortaya koyduğu hedefler kendisinden sonra da Ak Parti’yi bağlayacak nitelikte vaatler içeriyor.
Kongredeki nizam, intizam, kusursuz işleyiş, katılımın büyüklüğü, dış dünyanın ilgisi siyaset bilimcileri ile sosyologların üzerinde kafa yorması gereken bir görüntüydü.
Başbakan hemen hemen her konuda önümüzdeki dönemi şekillendirecek mesajlar verdi. mesajların bir kısmı kürsüdeki konuşmasında dile getirildi. Önemli bir kısmı da 2023 vizyon kitapçığı ile daha sonra salonda dağıtılan siyasi eylem planını ortaya koyan kısa metinle verildi.
Başbakan’ın, “yolumuz Atatürk, Menderes, Özal, Erbakan’ın yoludur” şeklinde çizmiş olduğu yol haritası ise Ak Parti’nin artık Türkiye partisi olduğunun tesciliydi. Ak Parti’nin on yıllık iktidarı süresince hala içinde korku taşıyan toplumun önemli bir kesimini teşkil eden bu kesimleri de rahatlatacak bir çıkıştı.
Başbakan, mesajlarının ve hedeflerinin Türkiye ile sınırlı olmadığını, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya diyerek dünyayı hedef koyduğunu gösterdi. Başbakan ufkunu Selçuklu’dan başlayan ve Osmanlı ile devam eden büyük kültürün hakim olduğu coğrafyaya dikmiş. Konuşmasına başlarken selamlama kısmı başlı başına ufuk turu niteliğindeydi. Konuşmasının ana ekseni “demokrasi” ve “özgürlük” üzerineydi.
YENİ ANAYASA
Demokrasi için mevcut Anayasa’nın ayak bağı olduğu, demokratikleşmenin ancak yeni bir Anayasa ile mümkün olabileceğine inandığı için yeni Anayasa konusunda ortaya net bir tavır koydu.
Anayasa konusunda masadan kalkmayacağız. Masadan kim kalkarsa kalksın biz kalanla yapacağız. Ayrıca masada kalanlarla azami ölçüde anlaşmaya vararak Anayasa yapacaklarını söyledi. Önümüzdeki genel seçimlere kadar yeni Anayasa’nın Ak Parti’nin en önemli gündemi olacağı ve Anayasa yapılmadan seçime gidilmeyeceği görülüyor. Yeni Anayasa konusunda ısrarcı olmasının en önemli nedeni kongrede temel meselelerle ilgili vaat ettiği çözümlerin ancak yeni Anayasa ile mümkün olacağının farkında olmasıdır.
Yeni Anayasa’yı bir namus borcu olarak tanımlamış olması Başbakan’ın yeni Anayasa’ya verdiği önemin ifadesiydi. Yeni Anayasa taahhüdü bu bağlayıcı olacak her halde başka bir kelimeyle ifade edilemezdi. Artık yeni Anayasa’nın yapılacağı kesindir.
KÜRT MESELESİ
Başbakan Kürt meselesinin nasıl çözüleceği konusunda bugüne kadar konuşulan ve uygulanan yöntemlerden farklı bir öneri koydu ortaya. Kürt meselesinin ancak Kürtlerle çözülebileceği anlayışının vurgusunu yaptı.
Daha önce Kürt meselesinin sadece terörden ibaret olduğu yönündeki tespitten farklı olarak bir tavır ortaya koydu. “Yeniden Kürt kardeşlerimizle yol haritası çizmek istiyoruz” şeklindeki tespit Kürt meselesi için dönüm noktası olacak nitelikte.
Bugüne kadar getirilen çözüm önerileri tamamen devletin kendi algılama şekliyle koyduğu teşhis ve o teşhise göre geliştirdiği çözümlerdi. O nedenle mesele çözülmüyordu.
Yeni anlayışta yol haritası muhataplarıyla yani Kürtlerle çizilecek. Teşhis Kürtlerle beraber konulacak, çözüm de onlarla beraber getirilecek. ”Yeni bir sayfa açmak ve o sayfayı Kürt kardeşlerimizle doldurup, o sayfayı barış sayfası yapmak istiyoruz” şeklindeki çağrı ise Başbakan’ın yeni dönemde Kürt sorunu konusunda samimi bir çözüm peşinde olduğunu ortaya koyuyor.
Başbakan da Kürt meselesi çözülmeden hiçbir şey yapılamayacağının bilincinde. Kürt meselesi ile ilgili verilen mesajlar çözümün yakın olduğunu gösteriyor.
DARBELER DÖNEMİ KAPANMIŞTIR
Balyoz kararı ile ilgili olarak Başbakan’ın rahatsız olduğu şeklinde fısıltı gazetesinde haberler dolaşıyordu. Fısıltı gazetesindeki bilgilerin yanlış olduğu bizzat başbakan tarafından belirtildi.
Başbakan konuşmasında “Ak Parti ile bu ülkede darbeler dönemi kapanmıştır, demokrasiye müdahale eden ya da müdahale etme girişiminde bulunan herkes er ya da geç milletin mahkemelerine çıkacak, orada millete hesap verecektir” söylemiyle açık bir şekilde darbecilerin cezasız kalmayacağını, mevcut devam eden darbe yargılamaları ile Balyoz davasında çıkan ceza kararının arkasında durduğunu ortaya koydu.
HAK VE ÖZGÜRLÜK ADINA YAPILACAKLAR
Artık parti kapatma döneminin sona erdiği, tek tipleştirici particilikten kurtarılacak düzenlemeler yapılacağı, nefret suçları konusunda düzenlemeler yapılacağı, YSK’da değişiklik yapılacağı, anadilde savunma, kamu hizmetlerine ana dilde erişim hemen ilk etapta yapılacak düzenlemeler olarak belirlenmiştir.
Özellikle anadilde savunma hakkı kamu hizmetlerine anadilde erişim hakkının tanınması için yapılacak düzenlemeler demokratikleşme yönünde atılacak büyük adımlardır. Bu hakların telafuz edilmiş olması en az gerçekleşmesi kadar önemlidir. Hala devam etmekte olan KCK yargılamalarında mahkemeler Kürtçe savunma taleplerini ülke bölünür paranoyası 🙂 ile reddediyorlar ve bundan dolayı da davalar bir türlü ilerleyemiyor. Özgürlüklerin garantisi olması gereken yargının bu tavrına rağmen Ak Parti’nin kendisini de aşacak nitelikte bu değişiklikleri hedefine koymuş olması önemlidir.
Temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan hiçbir düzenlemenin arkasında durmayacaklarına dair söylemi Başbakan’ın kendisinden sonraki Ak Parti için de yol gösterici niteliğindeydi. Ak Parti özgürlüklerin partisi olacağını, kimsenin yaşam alanını sıkıntıya sokacak hiçbir düzenleme içinde bulunmayacağını, yüksek perdeden ortaya koydu.
Ak Parti kongresinde, Başbakan çıtayı çok yükseğe koydu. Herkes 2014 ve 2023′ü konuşurken 2071′in hedef gösterdi. Hedefi bu kadar yüksek koyan Başbakan’ın daha uzun süre aktif siyasetin içinde kalacağı görülüyor.
Kongrede Hamas lideri Meşal’ın konuşması, Ak Parti’nin muhafazakar kimliğine uygun düşüyor. Kongrede çarpıcı olan Kürt lider Barzani’nin kürsüde katılımcılara hitap etmesiydi. Bu durum Ak Parti’nin Türkiye’de değişimin, dönüşümün mimarı olduğunu, Kürt meselesinde samimi olduğunu, söylemlerinin göstermelik olmadığını ortaya koydu. Kongrede Barzani görüntüsü tek başına Ak Parti’nin kucaklayıcı anlayışının kanıtı olması için yeterlidir.