Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 14 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan, içinde kamu görevlilerinin de bulunduğu sanıkları tahliye etmesi medyada büyük tepkilere yol açtı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, verilen tepkiler üzerine bugün basın açıklaması yaptı.
Açıklamaya bakıldığında Bakanlık, ağır ceza mahkemesinin vermiş olduğu tahliye kararlarına itiraz etmiş ve serbest bırakılan sanıkların yeniden tutuklanmasını istemiştir.
Basın açıklamasının içeriğinde Bakanlık; sosyal medyanın kötü taraflarının olduğunu, dikkatli kullanılması gerektiğini ve ailelere düşen yükümlülükleri kendi meşrebince izah etmiştir. Sosyal medya ve ailelere yönelik tavsiyesinin anlamsızlığını burada tartışma konusu yapmayacağım.
Açıklamada üzerinde durulması gereken; Bakanlığın tahliyelere yapmış olduğu itirazın hukuki dayanağıdır.
Tutuklu Sanıkların Serbest Bırakılması
CMK’nın 104. maddesinde şüpheli veya sanığın serbest bırakılması düzenlenmiştir. 104/2. maddesi “Şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkes, mahkemeden serbest bırakılma talep hakkına sahiptir. Tutukluluk durumu her zaman mahkemesince gözden geçirilebilir. Koşulları oluşmuşsa tahliye kararı verilip, tutuklu kişilerin serbest bırakılmaları mümkündür.
CMK m.105’te ise; sanığın tahliye isteminin reddedilmesi durumunda yapılacak itiraz düzenlemiştir. 104 ve 105.maddelerde mahkeme tarafından verilen tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlara itiraz edilebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin karşıt kavramında; mahkemenin serbest bırakmaya dair karlara itiraz edilemeyeceği sonucu çıkıyor.
BAKANLIK DOSYANIN MÜDAHİLİ DEĞİLDİR
Usul yasasında mahkeme kararlarının hangilerinin itiraza, hangilerinin temyize tabii olduğu çok açık bir şekilde düzenlenmiştir. CMK m. 267 vd. maddelerinde mahkemelerin ara kararlarına itiraz edilebileceği ve ancak dosyanın taraflarının itiraz hakkı olduğu da açıkça belirtilmiştir. Dosyanın tarafı demek ya dosyanın müştekisi ya da sanığı demektir. Bakanlık davanın müdahili ve müştekisi olmadığına göre dosya içerisinde hiçbir talepte bulunamaz.
Yasal düzenleme çerçevesinde, Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan cinsel istismar davasında, mahkeme tarafından serbest bırakılan sanıkların yeniden tutuklanması için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın talepte bulunma yetkisi ve hakkı yoktur.
Bakanlığın hangi hukuki gerekçeye dayanarak mahkemeye itirazda bulunduğunu kamuoyuyla açık bir şekilde paylaşması gerekir. Hiçbir hukuki gerekçe bulacaklarını da zannetmiyorum.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, daha önce de Mardin’de yaşanan benzer nitelikli bir davada, kamuoyunda yükselen tepkiler üzerine itirazlarda bulunduğunu açıklamıştı. O dava için yapmış olduğu itirazlardan sonuç almadığı halde aynı işlemi Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi’ne de yapmaya kalkışması tamamen samimiyetsiz ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir davranıştır.
BAKANLIK NE YAPMALI?
Genelde, ülkemizde cinsel istismar davaları bir soruşturma yapılmadan açılır. Cinsel istismar suçunun mağduru kişinin ifadesi çok ciddiye alınmaz. Suçun sanığı olan kişiler içerisinde kamu görevlileri de varsa suç sanıklarına yönelik etkin soruşturma maalesef yapılmıyor.
Bakanlık bu tür ihbarları aldığı andan itibaren, suç mağdurlarına hukuki desteği bakanlık adına değil; tahsis edeceği avukatlar vasıtasıyla, direkt mağdurların kendilerinin olayın tarafı olarak yargılamanın içinde bulunmalarına yardımcı olarak vermesi gerekir.
Cinsel istismar suçlarında suç mağduru çocuk olunca, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurum olarak davaya müdahil olmaya çalışıyor; devletin bürokratik işleyişi içerisinde, konuyu rutin bir iş haline dönüştürerek etkin sonuç alınmasına katkıda bulunacak herhangi bir işlem yapamıyor. Burada, cinsel saldırı suçlarından mağdur olan; fiilin muhatabı ve ailesidir.
Bakanlık aileye ve mağdura destek sağlayarak yanında yer almalı. Onun yerine geçip, mağduru temsil etmeye kalkıştığında, Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki sonuçlar ortaya çıkıyor.
Mevcut CMK’da suç mağduru çocuk da olsa, yaşlı da olsa, kendisini koruyamayacak durumda da olsa devletin o kişi adına davaya müdahil olma hakkı düzenlenmemiştir. Bu durum eleştirilebilir. Bu düzenleme olduğu müddetçe bakanlığın davaya müdahil olamayacağı aşikârdır.
BAKAN ŞAHİN YANLIŞ MI BİLGİLENDİRİLDİ?
Bakan Fatma Şahin, iyi niyetli bir şekilde bu tür olaylar üzerine gitmeye çalışsa da hukuki olarak kendisini yanlış bilgilendirdikleri için bugünkü basın açıklamasında belirtilen trajikomik sonuçları ortaya çıkaracak işlere imza atıyor. Bakanlık, bu açıklamayı hukukçuların da okuyabileceğini hesaplayamamıştır. Açıklamanın alelacele yapıldığı anlaşılıyor.
Bakanlıkça yapılan itiraz hiçbir şekilde sonucu değiştirmeyecek, o sanıklar ellerini kollarını sallayarak toplum içinde dolaşacak, yeni cinsel istismar suçlarının failleri olabileceklerdir.
Bakanlık, bu davaya gerçek bir katkı sunmak istiyorsa; davada yargılanmakta olan ve halen yakalanamayan sanıkların yakalanmasını sağlasın. Yargılamanın uzamaması için adli tıp raporunun bir an önce hazırlanması için gerekli girişimlerde bulunsun.